30 Mart 2011 Çarşamba

rahatlanır mı anlatınca?

ben...
ben bugüne kadar herşeyi içimde tuttum. "anlat rahatlarsın" dediler. Umud ettim bi gün gelir anlatırım, anlatınca rahatlarım diye. "rahatlamak." neydi bu kelimenin anlamı, nasıl rahatlanırdı? unutmuştum, mavi birkuştum ve gökyüzüm kaybolmuştu sanki... kendi denizimde kaybolmuş, kalabalık bir tenhalığı kendine vazife edinmiş hiç ama hiç tanımadoğım bir kıyıya vurmuştum...
sahipsiz bir şiirmişim gibi, "benim" diyordu herkes bir zaman,sonra bir zaman oluyordu, denizimde beliren bir fırtınanın akabinde yok oluveriyordu herkes.
güneş doğuyordu bazen,hemen koşuyordum körebe oynamaya.
sonra...
sonra ben gözlerimi bağladığımda,yağmur yağıyordu ve çocuklar... yegane oyun arkadaşlarım, onlar bile oyunsuz da olsa ıslanmamış bir hayatı tercih edip gidiyorlardı.
olsun, maviliğim vardı benim. bütün olumsuzları içine gömdüğüm ve bi gün anlattığımda hepsinden kurtulacağımı umduğum.
ben...
ben bugüne kadar herşeyi mavilerde unuttum. "anlat rahatlarsın" dediler. öyle umdum.
ve mavi, mavi olmaktan vazgeçince, "çare anlatmaktır" diyenlere inandım. anlattım. yağmur bereketince , sahildeki gitar sesince anlattım. ateşimle can verdiğim, nefesimle tükettiğim sigaramın dumarnı gibi uçar gider sandım. ama galiba yanıldım.
 sesim yetişmedi kimselere ya da "rahatlarsın" diyenler bir bir yittiler.
şimdi şaşkınlık içindeyim. kapalı bir odadayım,sesim geri dönüyor duvarlara çarpıp, çarptıkça içime doluyor, doldukça can acıtıyor...
şimdi şaşkınlık içindeyim, sustum olmadı,anlattım olmadı. "rahatlamak..." nasıl hatırlayacağım bu kelimenin anlamını? varsa bir yol bilen,beri gelsin lütfen.

yeniden baslat