21 Mayıs 2013 Salı

Rüya

-Kopkoyu bir geceden...

     Ben istemiştim ki konuşmayalım, konuşmadan anlaşalım. Bir balık olsun ortada, iki kadeh beyaz şarap iki yanında. Ben istemiştim ki şaraplarımızı yudumlarken bakışalım, birbirimizin ruhuna karışalım. Oyuncaklarımızı paylaşalım. Bildiğimiz tüm yolları arşınlayalım, bilmediklerimizde kaybolalım.

-Gürültülü bir geceden...

     Ben istemiştim ki hiç kimse konuşmasın, elden ele Cemal Süreya'nın kitabı dolaşsın, adı da 'Üstü Kalsın'. Yanlış mı anlatmışım, bütün dünya konuşmaya başladı bir anda. Aradan  birkaç kelime seçebildim ancak; 'dur', 'ara', 'yanlış',  'oyun'... Anlamlandıramadığım birkaç kelime... Bir ihtimal daha; anlamlandırmak istemediğim. Çünkü beklediğim yalnızca sendin.

     İstemiştim ki sen sustur herkesi ve bir beni dinle, yalnız benim sessizliğimi. Bir yudum alalım ve gamzelerinde mutlu olalım.

     Ben istemiştim ki...

     Ben inanmayı istemiştim. Hiç şarap içmedik. Sen bozdun sessizliği. Sen konuştun önce ve sonra herkes.  Hiç kaybolamadık birlikte ve hiç Cemal Süreya okuyamadık.

    Daha önceden çizilmiş yollar vardı etrafımızda, bir de keşfedilecek olanlar aşkla. İşte bir yol ayrımı daha en başta. Ben elini tuttum, sen bıraktın. Ben 'senin için' dedim, sen kendin için olduğunu söyledin. Öyleyse ayrılacaktı yollarımız. Önce dayanamam sandım. 'Gitme' dedim, gitme diye senleştim. Ama olmazdı böyle, bana göre değildi limitler, sudan sebepler. Ardarda gelen iki ihtimal vardı benim için; Kışın ortasında avucuma konan kelebek sandım seni, sardım sarmaladım yaşayasın diye. Birlikte yaşayalım diye minik bir yuva yaptım.  Üç günlük ömürmüş, umursamadım. Kelebek oldum seninle. Sonra... Sonra göç ettin benim olduğum yerden (ki kelebekler göç eder mi bilmem) Seninle geldim, denedim. Sen oralı bile değildin. 'Madem öyle' dedim, 'uç sen kelebek, uç git'

     Ve uyandım sonra. Tatlı bir heyecan, mis kokulu bir rüyaymış meğer. Baktım, penceremde kelebek yoktu. Oturdum bir yazı yazdım, hiç gelmeyen bir kelebeğin gidişine dair.

     'Hoşçakal kelebek' dedim, 'hoşçakal, hayatımın yalnızca iki sayfası senin.'



                                                                                                 C.Ö.

2 yorum :

  1. sustuklarimizi kaybediyoruz galiba. ben kaybettim...bilmiyorum

    YanıtlaSil
  2. Bilmem. Bazen de susmakla konuşmak arasında hiç fark olmuyor sanki.

    YanıtlaSil

yeniden baslat