1 Şubat 2011 Salı

çelişkilerle ikilemler,yanlışlarla doğrular,olmalarla olamamalar...

İçimden gelenleri yazmaya neresinden başlasam bilemiyorum. Hep iki çizgi arasında gibiyim. Hayatın akışına kapılıp gitmekle, bir adım geride durmak arasında. İnsanların samimiyetine güvenmekle korkmak arasında, İçimden geleni yapmak / söylemekle içime atmak arasında, sorgulamakla hiçbir şeye karışmamak arasında, doğru olmakla yanlışlarımla da olsa “ben” olmak arasında… Bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyorum. Kapattığımı sandığım sayfalarla, açtığım sayfalar arasında sıkışıp kalıyorum. Çoğu zaman ya bağıra çağıra ağlarken buluyorum kendimi ya da oturmuş kendimle dalga geçerken, kahkahalarla gülerken… Çözümü bile en uçlarda arıyorum. Zıtlıklar aynı anda barınıyor gövdemde, aklımda, kalbimde… İçimden gelen birilerinden bir şeyler bekleme isteğiyle mantığıma yatan “kimseden hiçbir şey beklemeyeceksin” cümlesinin peyda ettiği hisler yüzünden arada kalmışlık yaşıyorum. Ve bu “arada kalmışlık”ın getirdiği yorgunluk ilişiyor gönlüme.

Birilerine sorsam “sizce ben aklımı mı oynatıyorum?” diye, çare olur mu ki?

Aslında özgür yaşamaya uzağız çoğumuz. İstediğinde dışarı çıkabilmek, canının istediği her şeyi satın alabilmek, alkol ya da sigara kullanmak değildir özgürlük, reşit olmak ya da kimsenin karışmadığı bir hayatı yaşamak da değildir. Duyguları serbest bırakıp onlarla yüzleşebilmektir. Acıyı hapsetmekten vazgeçip, cesurca yaşayabilmektir. İçinden geçeni paylaşabilmektir. Söylemek istediğinde önüne çıkan hiçbir şeyin seni durduramayacağını bilmektir. Korkmamaktır. Hayal kurmaktır özgürlük. Ve hayalini kurduğun anda, hayalini kurduğun yerde olabilmektir, bedenle değilse bile ruhla. Hayalini kurduğun şekilde hissetmektir kendini. Aynı zamanda ütopik  düşünceleri bir kenara bırakıp hayalle gerçeğin ayırtına varabilmektir. Hayallerin de gerçek olabileceğini bilmek fakat yaşadığın dünyanın gerçekten ibaret olduğunu bilebilmektir ve en zoru da gerçek dünyada yaşarken hala hayal kurabilmektir.

İnsan hayal kurabildiği kadar yaşar ve gerçekten hissedebildiği, hissettiğini açığa vurabildiği kadar özgürdür. Kendiyle yüzleşebildiği kadar cesurdur. Bazen kimse anlamak istemez, kimsenin vakti yoktur dinlemeye. O anda bile kendinize inandığınız kadar var olabilirsiniz.

Ben mi? Ben özgür değilim. Çünkü ben olmasını istediğimle olması gereken arasında bocalayıp duruyorum. Özgürce gittiğimi sanarken duygularımın peşi sıra, var olduğunu hiç bilmediğim sınırlarıma tosluyorum. Cesaretim kırılıyor genelde, herkes gibi olmak fikri ağır basıyor. Çok açık işte, korkuyorum, deli diye değerlendirilmekten, saçma olmaktan korkuyorum. Saçmalama özgürlüğümü yitiriyorum böylece. Hayata, hayat gibi, yaşamak için değil de bir işmiş gibi yaklaşıyorum o andan sonra. Ne zaman nasıl davranılması gerekiyorsa ona uygun yaşamaya çalışıyor, herkes gibi olmayı becermeyi deniyorum işte. Bu arada kulaklarım kalbime çok, çok uzak tabii. İçimdeki ses mi? Onu duymamazlıktan geliyorum.
Fakat yine olmuyor. Bir şeyler yolunda gitmiyor. Ne kadar sürebilir bu herkes gibi olma çabası? On gün, on ay, on yıl… Ama bir yerde son buluyor mutlaka. Kendime uzak yaşamak yaramıyor bana…

Zor, yorucu… Kuzey kutbuna gidiyor, orada yaşıyorum, sonra dönüyorum güney kutbuna. Hayatın önce artı ucu tenimde, ardından eksi ucu, yok olmuyor. Zor ve çok yorucu…


2 yorum :

  1. Çok sürükleyici bir yazı tebrikler:)
    Fakat ifadelerdeki gelgitlerin düşündürücü ve şaşırtıcı! Yazıyı okurken içim acıdı. Neden
    bi insan bu kadar pozitif düşüncelere sahipken yolu negatife cıkar. Neden hava cok guzelken anında bı yagmur yagar? Neden gülü severken dikeni elime batar acıtır ve kanatır ..... diye düşünürrrrrr
    Hayat yaşamaya değer ama dostça ama kardeşce...
    Tüm dileğim mutluluk yağmuruna şemşiyesiz yakalanmam ki gülesin ve sevesin
    Yazıların devamını bekliyorum ...
    BENNNNN

    YanıtlaSil
  2. (Ne zaman nasıl davranılması gerekiyorsa ona uygun yaşamaya çalışıyor, herkes gibi olmayı becermeyi deniyorum işte. Bu arada kulaklarım kalbime çok, çok uzak tabii. İçimdeki ses mi? Onu duymamazlıktan geliyorum) yaşa hayata inat zmana inat yaşa! herkes gibi olma herkes senin gibi olsun! bırak mantık oyunlarını. en iyisimi sen yüreğinin sesini dinlemeye devam et.MARTI

    YanıtlaSil

yeniden baslat